Baki Murat

Yolunu şaşıran ‘Ben’

8.08.2018 12:32:03

İnsan beşer, kuldur şaşar…

Öyledir ve bu nizamdan henüz hiçbir fani kurtulmuş değil.

Yani şaşırmalardan, yoldan çıkmalardan dünya yaratıldığından beri herkes payını aldı, alacak...

Bu gerçek Demokles'in kılıcı misali ömürlerimizin üstünde sallanıyorken şaşılmak, yoldan çıkmak ya da yanlış yapmak onlardan ders alıp, almadığımızın yanında adeta önemsizleşiyor.

Her yanlış, hata, cürüm, günah, arıza biz yaratılanların dünya istizahlarına verdiğimiz cevapların sonucu değil mi zaten?

Aleme ‘Eşref-i Mahlukat' ilan edilen insanın tefekkürünü derinleştirmesi, ferasetini keskinleştirmesi, basiretine kilit vuracak hallerden uzak durabilmesi için şaşırmalar oldu olacak, görünen o. Çünkü yapay zekâlı ruhsuz bir robot değil insan. Eğer meşakkatli ve çetrefilli ise bulacağı hakikat, elbette hata yapacak, yanılacak, şaşıracak...

Öte yandan şeytanla oynaşmaya meyilli insan ‘hatasız' olmasaydı belki de hayatın elifi olan ‘kusursuzluk Allah'a mahsusutur' kelamını aklına dahi getirmeyecekti.

Mevla bilerek, isteyerek bizleri kusurlar işleyecek mahlukatlar olarak yarattı çünkü;

Basiretimizi bağlayan, bizi bir ‘şaşan' konumuna sokan halin ardından aklın deryasına dalabilmeyi, silkelenip irfan süzgecinden geçebilmeyi ve kendisine dönmemizi istiyor…

Aynı şekilde şaşırmışa şahit olan diğerine ‘Şu alemde yanılmayan, şaşırmayan, dağılmayan bir tek Allah'tır' gerçeğini aklından çıkarmadan her kelamıyla ona ilaç olmayı öğretmeye çalışıyor…

Hem şaşırmışın karşısında kendini dakikasında ‘hatasız' addeden, şaşkınlığı içinde debelenene hoşgörüsüz davranabileni de bir saniye sonra Allah'ın şaşırtmayacağının garantisi var mı?

Belli ki insan, şaşkınlıkları yaşatan hatalardan, yanlışlardan, günahlardan ders almayı öğrendiğinde Yaradan'ına yakışır bir eşrefi mahlukat olacak...

Ya da aynı günahı işletecek basiretsizlik çukurundan uzak durmak için hangi yol ve yordam izlenmesi gerektiğini Allah'ın ona bahşettiği akıl, kalp, izan ve vicdan kalburundan geçirebilmeyi idrak ettiğinde.

Rahmetli babamın sürekli hata yapanlar için kullandığı ‘eşek bile eşeğiyle bir kere çamura batar' demesindeki misal insan, şaşmaların çamurundan eşeğin şuuruyla uzak durduğunda fıtratının gereğini yapıyor olacak.

***

Kuşkusuz Yaradan, insanı, kendi kudret ve azametinin delillerinden biri olarak harikulade yarattı. Fakat dünyanın bir sınav âlemi olduğu hakikatini belletmek için onun şaşırmasına, yoldan çıkmasına, duvarlara toslamasına da göz yumuyor. Çünkü dert, kulun hata veya yanlış yapıp yapmaması değil, yapılan hata ve yanlışlardan ders çıkarıp, kendini başka hatalardan uzak tutacak şekilde pişerek, derinleşebiliyor ya da paklanabiliyor mu?

Öte yandan şaşıran, yoldan çıkan her insan, diğerlerinde şaşırmalara karşı mukavemeti geliştirici bir vazife de görüyor.

Ya da insanın bu dünyada elden geldiğince lekesiz kalıp ‘ebedî saadete' göçmesi için bedenine düşürdüğü irfan, gönül, mantık ve vicdan gibi melekelerin hakkını verebilmesinin fırsatına dönüşüyor.

***

Lakin gelin görün ki insanın bu alemdeki pratiği nedense böylesine tıkır tıkır işlemiyor.

Şaşıran, çamura düşen çoğu, bir eşeğin ders aldığı ölçüde dahi ders almıyor şaşılmalardan.

En garibi ise bir şaşıranı görenler, Allah'ın lütfu melekelerin yardımıyla şaşırtan düzenbazın notunu vereceği yerde onun bir başka şaşıranı olmak için adeta çırpınıyorlar.

Bile bile, göz göre göre şaşırtan şeytanın, basireti bağlayan iblisin değirmenine su taşıyorlar.

Bakın etrafınıza…

Siyasetten iş dünyasına, sanattan bilim çevresine, medyadan bürokrasiye herkes bir şaşıranın durumundan ders almak yerine, kirli bir umutla insan görünümlü iblislerin şaşırtacağı bir başka kurban olmanın yarışına koşuyor kendisini.

Ders almayı bilmeyen ‘Ben' kendisiyle birlikte büsbütün bir alemi canından bezdiriyor.

  1. Baki MURAT Baki MURAT

    Eyvallah... sevgi ve selamlar...

  2. yiğit gündoğan yiğit gündoğan

    baki abi hoşgeldiniz. sizi burada gördüğümüze sevindik.

YORUM YAP