Yıllarca çöpe ‘çöp' diye baktık.
Daha da kötüsü maalesef hâlâ öyle bakan epey insan var.
Öyle bakıldığının en güzel emaresi de çöpü bidonlarına değil de gelişi güzel sokağa, ormana, sahile, parka savurabilmemiz.
Her çeşit çöpleri attığımız sokak ve mahallelerden geçtik dünya harikası sayılacak sahillerin, tarihi beldelerin, turistik ilçelerin, ormanların, piknik alanlarının hali içler acısı.
Nedense pisliklerini bir başkasının temizlemesi gerektiğine alışmış azımsanmayacak sayıda insan var ülkemizde.
Lafı geldiğinde atıp tutandan geçilmiyor ama pratik, dilin söylediğinin tam tersini gösteriyor hep.
Eğitimli, eğitimsiz, zengin yoksul olmanın da pek bir farkı yok.
Lüks arabalardan dışarıya çöpünü pişkince savuran zengini de görmek mümkün mangal keyfi yaptıktan sonraki pisliğini ardında bıraktığına aldırış etmeyen yoksulu da.
Muhtemel ki attıkları çöplerin çevreyi kirletmesine, çirkin görüntü vermesine ve sağlık sorunlarına sebep olmasına takılmayan bu insanlar çöpün yeniden kullanıma dönüşebilecek bir kaynak olduğunu da bilmiyorlar.
Gerçi bu konuda memleketçe istenilen düzeyde olduğumuzu söylemek kolay değil.
Sınırlı sayıda bazı belediyelerin yaptıkları yanında en son Sayın Emine Erdoğan'ın himayelerinde başlatılan ulusal çöp yönetimi projesi bu konuda memleketin yüz akı.
Yıllar önceleri yaşadığım Avustralya'dan Türkiye'yi her ziyaret ettiğimde olması gerektiğini söylediğim projelerden biri de bu çöp/atık yönetimiydi.
Memleketin kendini akıl danesi sanan verimsizlerine laf anlatmak deveye hendek anlatmaktan zor olduğu için bir zaman sonra bu fikrimi dillendirmekten vazgeçmiştim.
Muhteremlere göre kâğıt toplayıcıları o işi yapıyordu zaten.
Oysa neredeyse 27 yıl önce Avustralya'ya gittiğimde ilk gördüğüm uygulamalardan biri Atık yönetimiydi (Waste Management).
Victoria Eyaleti Tarım Bakanlığı'nda çalışırken biz Uzmanlar tarımın hangi alanında çalışırsak çalışalım, atık yönetimi her projenin önemli bir parçası olurdu.
Ortaya çıkan kuru, sıvı atıklar için bir geri dönüşüm planının hazırlanması, yürütülen projelerin olmazsa olmazıydı. Elbette atık yönetiminin önemi hem toplum sağlığı açısından hem de olumlu ve ekonomik dönüşümlerinden kaynaklanıyordu.
Öyle ki sebze ve meyve üretimi yapılan devasa çiftliklerden, her türden fabrikalara, okullardan devlet dairelerine, belediyelerden evlere kadar herkes atık yönetimine dikkate etmek zorunda olduğunu bilirdi.
Tek katlı müstakil her evin önünde üç farklı çöp (atık) bidonunun olması bu işin aileden başlatıldığının en güzel işaretiydi zaten.
Diğer yandan ‘kompost üretimi' de oldukça yaygındı. İnsanlar henüz çocuk yaşta birçok atığın doğaya değer katacak bir forma dönüşebileceğini öğreniyorlardı sonuçta.
Hiç kuşku yok ki atık toplama ve değerlendirme temizlik kadar kaynakların doğru kullanılması ve sürdürülebilirlik açısından da önemli.
Atıkların toplanmasının en önemli getirisi çevrenin ve toplum sağlığının korunması tabii ki.
Çünkü gelişi güzel bırakılan çöp ve atıklar hava ve su kirliliğine neden olabilecek tehlikelere sahipler. Kontrolsüz çürüyen çöplerin çıkardıkları zehirli gazlar sebebiyle patlayabileceği, yangınlara sebep vereceği, hava ile karışmasından dolayı solunum problemlerine neden olabileceği biliniyor.
Öte yandan geri dönüşüm kaynak israfını önlemekle kalmıyor birçok ürünün üretim maliyetlerinin düşmesine de imkân veriyor. Cam, plastik, kâğıt, yağ gibi ürünler geri dönüştürülebilir oldukları için bu ürünleri üretmek için gereken kaynaklardan tasarruf sağlanabiliyor.
Epeydir çevreye karşı hoyrat olan, temiz tutmayı bilmeyen insanların sayısı çöp yönetimi konusundaki bilginin artırılmasıyla azaltılabilir mi diye düşünüyorum.
Çöp yönetimi ve geri dönüşüm önemli bir katma değer oluşturması kadar yaşadığımız yerlerin temiz tutulmasını, doğal güzelliklerin korunmasını da sağlayacak bir çalışma çünkü.
Hem temiz bir çevre hem de daha etkili ve verimli bir kaynak yönetimi için çöpün etrafa savrulmayacak kadar önemli bir değer olduğunu kavratmak gerekiyor insanlara.
Bu konuda okullar ve belediyeler başta olmak üzere her kurum, kuruluş ve STK'lara ciddi görevler düşüyor.
Allah için ...yaşadığımız yere ilk geldiğimizde geri dönüşüm kutularını görünce “işte yıllarca özlemini çektiğim uygulama” dedim...hemen üzerindeki telefonu aradım ve dört kutu istedim. İkisini bina girişine koyarak binada yaşayanlar bunu görür herkes kendi kapısının önüne ister diye ümit ederken bir de baktım ki kutular yerinde yok...yöneticiye sorduğumuzda içine sıvı çöp atıldığını koku sebebiyle çöpe gönderdiğini söyledi...buyur burdan yak...