Geçen ayın en önemli konusuydu ve herkes tarafından doğrulanmıştı. IŞID / DAEŞ
(İngilizcesi ISIS) bitti, bütün bölgeler işgalden “kurtarıldı”.
IŞID ya da DAEŞ'in gerçek anlam ve misyonunun İngilizce ismi olan ISIS ve Mısır mitolojisi üzerinden gidince ne olduğunu 2016 yılında kaleme aldığımız “İngilizcesi ISIS olan DAEŞ Mısır mitolojisinde kimdir” başlıklı yazımızda anlatmış, bu örgüte DAEŞ gibi yeni isimler yapıştırmanın, iyi niyetli olsa da, gerçeği gizleyeceğini belirtmiştik.
Bu yazımızdan sonra gazetemizin genel yayın müdürü Kemal Özer bey de aşağıdaki dergiyi bizimle paylaşmış ama bir türlü kullanmak nasip olmamıştı. Bu vesileyle onu da kayıtlara girelim ki ISIS'in ne olduğu ve misyonu tam olarak anlaşılabilsin.
Türkiye Masonlarının dergisi “Mimar Sinan” ın 2003 yılında basılan 127 no.lu sayısı.
Hâlâ IŞID'ın İngilizcesi olan ISIS'ın seçilmiş sıradan bir isim olduğunu ve arkasında Müslümanların olduğunu düşünüyor musunuz?
Yeri gelmişken burada bir romandan söz etmek istiyoruz. Müslümanlara karşı sevgi duymakla suçlanamayacak bir yazar olan Amerikalı Ben Coes, Haziran 2016 yılı basımı “First Strike” (İlk vuruş) romanında ilginç bir IŞID portresi çizmektedir.
Romanın başında buluşan İngiliz ve Amerikalı istihbarat yetkilileri Rand'ın hazırladığı “cihadın son durumu” konulu bir raporu tartışmaktadırlar. Bu rapora göre “radikal İslam” her yerde güç kazanmaktadır ve ne yaparlarsa yapsınlar önüne geçilememektedir. Hatta ABD'nin maddi kaynak ayırıp askeri birlikler gönderdiği, okullar yaptırdığı, gıda programları uyguladığı yerlerde “radikal İslam” daha da güçlenmektedir.
Bunun için ABD'li istihbaratçılar bir plan yapmıştır ve planı İngiliz meslektaşlarıyla paylaşarak onların bu konuda görüşlerini almak isterler.
Romanın bir sonraki sahnesinde Amerikalı istihbaratçılar Mısır'ın devrik başkanı Mursi tarafından radikal görüşleri yüzünden görevinden alınan eski bir kabine üyesini Mısır hapishanesinde ziyaret ederler.
Amaç bellidir ve bu adama büyük finansal kaynaklar ayrılarak, gelişmiş askeri techizatlar ve propaganda makinası hizmetine verilerek bir terör örgütü kurdurmaktır. Bu örgüt bütün İslam coğrafyasında diğer örgütleri bitirerek ya da yutarak kendi egemenliğini kuracak ama ABD ve onun İsrail gibi müttefiklerine ve çıkarlarına ilişmeyecektir. ABD'nin son hedefi Ortadoğu'dan çıkmaktır ve arkasında kendi çıkarlarına zarar vermeyecek bir yapı bırakmak istemektedir. Bu işi için kurulacak örgüte savunma bakanlığının gizli bütçesinden 2 milyar dolar ayrılır. Kongrenin ayrılan bu bütçeden haberi yoktur.
Ama bu terör örgütünün başına getirdikler adamın kendi ajandası vardır ve işler ABD'nin istediği gibi gitmez. (Tabii romandan bahsediyoruz)
Gerçi Türkiye'nin bir anda bu örgütün üzerine çullanması ile gerçek hayatta da ABD'nin işi tam istediği gibi gitmez ve bazı yerlerden adamlarını apar topar helikopterlerle toplayarak başka yerlere nakletmek zorunda kalırken,
Bazı yerlerden de görevleri tamamlandığı için çekilirler ve tahrip edecekleri yeni coğrafyalara yelken açarlar.
İngilizlerin ise birlikte başladıkları işten sıyrılmaya çalıştıkları gözükmektedir.
Şimdi biraz geriye, 2016 yılının son aylarına gidelim.
23 Ekim'de yapılması planlanan büyük Musul operasyonu için hazırlıklarını tamamlayan Bağdat, Erbil ve Koalisyon güçleri 11 saatlik güvenlik koordinasyon toplantısı sonrasında operasyonu erkene alarak sabaha karşı 04:15'de başlatma kararı aldılar. (16 Ekim 2016, Yeni Şafak)
Musul operasyonu 17 Ekim tarihinde başlamış ve küresel şeytanlar bizi yine şaşırtmamıştı. 23 Ekim'de başlaması gereken harekat 6 gün erkene alınmıştı. Neden acaba? Yıllardır bölgede sıfır ciplere bindirilmiş, siyah sancaklı siyah elbiseli kafa kesen adamlarla Hollywood filmi çevirenlerin acelesi neydi birden bire? Aslında sebep çok. Türkiye'nin Suriye'ye girerek haftalar içinde neredeyse direnişle karşılaşmadan ilerleyerek Hollywood senaryosunu tehlikeye atmasından tutunda ABD başkanlık seçimleri öncesi almayı umdukları zafere kadar onlarca örnek sayılabilirdi burada. Siz bunları her gece televizyon ekranlarında arzı endam eden sayısız stratejistten zaten duymuşsunuzdur.
Biz kendimizce size duyamayacaklarınızı anlatmaya çalışalım:
Önce biraz daha gerilere gidelim. Görünüşte Saddam'ın ordularını Kuveyt'ten çıkarmayı amaçlayan I. Körfez savaşı planlaması yapılmış ve savaşın başlama tarihine karar verilmiştir ama savaşın başlamasına günler kala tarih tekrar değiştirilir. Sebep yıldızların uygun olmamasıdır. Evet yanlış anlamadınız yıldızların uygun olmamasıdır. Savaşlarda önemli olan karanlık, aydınlık ya da dolunay durumlarından bahsetmiyoruz. Yıldızların diziliminin bir zafer için uygun pozisyonda olup olmamasından bahsediyoruz. Bu konu savaş döneminde görevde olan yüksek rütbeli asker ve politikacıların anılarında mevcuttur.
Peki savaşta ne olmuştur? Saddam'ın bir ki tane onurlu generali hariç diğerleri savaşmamışlar ve Irak'ı ABD'ye teslim etmişlerdi. Onursuzlar, yani Irak'ın FETÖ'sü Kesnizani tarikatı üyesi olanlar, aldıkları “nurani” emir gereğince savaşa katılmamış ve ülke bugünkü durumuna getirilmiştir. Şimdi o generaller nerededirler bilemiyoruz. Belki Florida'da belki Miami'de konforlu dairelerinde yaşıyor ve bir sonraki kullanım zamanlarını bekliyorlardır. Bir kısmının IŞID içinde olması ise bizi şaşırtmayacaktır.
Gelelim Musul operasyonun başlama tarihine.
17 Ekim antik mısır takvimin göre Koiak ayının ilk günüdür. Mısır “tanrıçası” Sekhmet için bugün festivaller düzenlenir.
Peki kimdir bu Sekhmet?
Sekhmet eski Mısır mitolojisinde savaş ve yıkımın tanrıçasıdır. Aslan başlı veya bir aslan olarak tasvir edilir. Bir efsaneye göre Sekhmet, Ra'nın emri üzerine Ra'ya eskiden inanıp şimdi inanmayanları tek tek yok edecek iken kontrolden çıkarak tüm insan neslini yok etmeye çalışmıştır. Sekhmet insan kanının tadını öyle sevmiştir ki önüne geleni öldürmüştür, hatta Ra'nın rahipleri ve müritlerini bile. Ra durumun farkına varınca Nil Nehri'ni kırmızı renkli bir tozla kızıla çevirir , ancak bu bir büyüdür. Sekhmet onu kan zannedip içtiğinde büyü onu eski haline çevirir ve insan neslinin tükenmesine engel olunur.
Herhalde konuya niye ISIS üzerinden girdiğimizi anlatabildik. Birileri hala ezoterik ve pagan kodlarla inanışlarını ve savaşlarını sürdürmektedir.
Belki bir çoğunuz Sekhmet'i ilk defa duydunuz ama emin olun küçük çocuklarınız biliyordur. Bu konuda başıma gelen en ilginç olay ise küçük kızımın bilgisayarımın ekranında gördüğü resimden hemen bu pagan “tanrısını” tanıması ve “bu Sekhmet değil mi?” diye bana sormasıydı. Hayretle kızıma bunu nereden öğrendiğini sorduğumda çizgi filmlerden öğrendiğini anlamıştım. Hangi çizgi filmler derseniz cevap tabi ki “Walt Disney” çizgi filmleri olacaktır.
Geçen sene Musul'u kurtarma bahanesiyle tarumar edenler bu senede IŞID/ISIS eliyle bölgede oluşturulan kaosun ardından Barzani eliyle bölgede yeni bir “bağımsız” devlet oluşturmaya kalkmışlardı hatırlarsanız.
Peki sonuç?
Peki tarihler hangi günü gösteriyordu?
Yine 17 Ekim değil mi?
Musul operasyonunu ABD ile birlikte yapan Irak merkezi hükümeti, Türkiye'nin beklenmedik İran ve Irak hamlesi ile bu kez ABD'nin Barzani projesini elinde patlatıyordu. Kan içme sarhoşu pagan imparatorluğunun İslam coğrafyasına yerleştirdiği Sekhmet'ler bu kez beklemedikleri bir tuzağa düşürülüyorlardı.
Planları suya düşenler bu kez vakit kaybetmeden “Kudüs kartını” oynamaya koyuluyorlar ama orada da yine Türkiye'nin Birleşmiş Milletlerde gösterdiği büyük çabayla bir süre sonra bozguna uğruyorlardı.
Bölgemizde Sekhmet'in ete kemiğe bürünmüş hali olan bu caniler dolaşmaya devam etmekte, pagan tanrılarına sunacak yeni kurbanlar aramakta ve kan akıttıkça sarhoşlukları artmaktadır.
Rakka'yı IŞID'dan kurtarma bahanesiyle bölgede yaptıkları soykırımın, işledikleri savaş suçlarının belgelerini You Tube'dan kaldırtsalarda bu coğrafyanın hafızasından silemeyeceklerdir.
İslam coğrafyası korkak yöneticilerine ve yamyam politikacılarına rağmen uyanmaktadır.
Kapalı kapılar arkasında krallıklarını, devlet başkanlıklarını korumak için yalvardıkları adamların kendi krallıklarını koruyup koruyamayacakları soru işaretidir.
Türkiye direndikçe İslam dünyası ayağa kalkmakta;
Diktatörlerin ve ruhunu satmış olanların süngüsü düşmekte;
Ya da çaresizlikleri nefretlerini kabartmaktadır
Sekhmet hangi form ya da formatta gelecektir?
PYD olur, İsrail olur, belki de BAE'nin Müslüman olmayan paralı askerlerden kurduğu soykırımcı Blackwater artıkları ordusu ya da yeni klon CIA'si olabilir, bilemiyoruz ama;
İstedikleri kadar kaşısınlar;
İstedikleri kadar kuşatsınlar;
Bildiğimiz bir şey var ki o da bizim Sekhmet'i bu coğrafyada ilk görüşümüz değildir
Ve bu coğrafyada içtiği kanda son boğuşumuzda olmayacaktır...
Bir yazar değinmişti ordan aklıma kalmıştı. Daha 17'sine denk düşen böyle tarihi olaylar varmıdır bilmem ama 17'de bir şey olduğu kesin. Bu Millet de zamanı geldiğinde onlara güzel numaralar çekecektir elbet hiç şüphem yok!
Sultan Vahdettin ayın 17'sinde ülkeden ayrıldı.Türkiyenin natoya üyeliğinin onay tarihi de 17'sinde olması lazım.Adnan Menderes'in uçak kazası 17'sin de.Adnan Menderes 17'sin de idam edildi.Turgut Özal ayın 17'sinde öldü-öldürüldü!Eşref Bitlis'in uçağı ayın 17'sinde düştü. AK Parti'yi kapatma davası ayın 17'sinde başladı. Devleti sarsan en büyük operasyon 17 ARALIK'tı... Ankara'yı sallayan bomba da 17 ŞUBAT'ta patlatıldı...
Ömer Bey, öncelikle bu haydutlardan korkmadığımızı belirtmen, önemli ve değerli teşekkürler.. Bazıları tv'da, köşelerinde koskoca abd süpergüç vs deyip dünden boyun eymeye razılar. Bu yanlıştır ve de bu Millete yakışmaz! Bu tür anlayış, bu tür sesler bu haydutları dahada cesaretlendirir. En azından ben hep öyle düşünürüm.. Yazınızın bu tarih noktasıyla ilgili bende birkaç bişey söyleyeceğim. Bu tarih konusun da 17 nin bu şeytaniler için önemli olduğunu okumuştum, ama illa ekimmidir onu tam bilmiyorum ama şimdi yazıcaklarımla 17 nin bu şeytaniler için önemi baya belli olucaktır.
Yazilariniz taktire şayan mütiş bir cizginiz var saygıyla selam
Olayları daha iyi anlamamız için daha çok yazınızı okumak gerek..bundan sebep sık sık yazmanz i rca ediyorum
insan inanmak istemiyor, yok artık diyor ama cuk diye de oturuyor,yalnız hocam acıkta kalan birsey var, bunlar resmen şeytanla işbirligi yapıyor, pagan vs işin sonraki bölümü, bunu ortaya koymanız lazım, yoksa hikaye gibi gelecek insanlara, cünkü 'pagan' bir mitolojik kültür olarak empoze edildi millete, hatta iyi birşeymis gibi sunuldu.