Bir araya gelmesi mümkün olmayan bazı kelimeler ve olgular vardır. Aslında birbirine son derece zıt olan şeyleri bir arada düşünmek bir kaosu barındırır içinde.
Modern yaşamın değiştirdiği hayatlarımız bizleri sıcak koltuklarımıza çiviledi. Çivilemek için kullandığı en önemli araç ise televizyon. Sabahtan akşama kadar ye-iç-izle kurgusuyla televizyon başından kalkmıyoruz. Yiyip içerken de reklam sektörünün etkisi altında en zararlılarını tüketiyoruz.
Sürekli hareket halindeki büyük evrenin küçük birer örneği olarak bizlerin de sürekli hareket halinde olmamız gerekmiyor mu? Dönüp çevremize şöyle bir baktığımızda insan dışında yaratılmış olan bütün canlıların uyku zamanları haricinde hareket halinde olduklarını gözlüyoruz. Böyleyken ne oldu da biz insanlar hareket halinden hareketsizlik haline geçtik? Hareket etmeyen, düşünmeyen, tefekkür etmeyen bir canlı. Modern dönemin insanı.
Şu anda televizyon ekranlarında dönen bir reklam filmi var. Çeşitli kanallarda yüzden fazla kez karşımıza çıkan küresel çağın belası bir içecekten bahsetmemiz gerekiyor. Çağımızın arenalarını dolduran binlerce; televizyon başında onlara eşlik eden milyonlarca insanı çivilediği koltuk ve sandalyelerde obeziteye mahkûm eden içecek, reklamlarında spor kulüpleriyle kolkola girmiş, spora destek vermekteymiş(!). Bahsedildiği üzere sporcuların asla tüketmeyecekleri bu içeceği izleyicilere “olmazsa olmaz” mantığı içinde reklamlara yerleştirmişler.
Spor ile kolkola girmiş at yarışı, loto, toto gibi tuzaklar bildik bileli varlıklarını sürdürürken, şimdi reklamcıların sigara ve alkol kullanan insana güç vehmetmesine benzer şekilde “şeytanın sunduğu zehir”e de aynı gücü vehmetmeye çalışıyorlar. Diyabetin, obezitenin ana sorumlularından olan bu şeytan zehrini tüketen insanların hareket edecek hali kalmayacakken nasıl olur da sağlıklı yaşamın vazgeçilmezlerinden biri olan sporla kolkola olabilirler?
Kolkola olabilecekleri kişiler, kitlelerin uyuşturucusu olan futbolu yönetenler, bu pazardan milyonlarca dolar kazanan futbol cambazları ve reklamcılar olabilir ancak. Bir tarafta keselerini dolduruyorlar. Diğer tarafta ise hiçbir işe yaramayan, sabahtan akşama hatta bir sonraki haftaki maça kadar yorumlarını bu uyuşturucu üzerine yapan milyonlarca insanı yönlendirebiliyorlar.
Velhasıl insanları arenalara doldurmak ve hareketsizliğe ve düşüncesizliğe mahkûm etmek için kullanılabilecek en elverişli yollardan biridir futbol. İnsanların arasına saçılabilecek en etkili nifak tohumlarından biridir. Kardeşi kardeşe düşman etmek için kullanılabilecek ideolojilerden daha geçerlidir. Seyreden olunduğu sürece fitnenin kalbinde yer alması mümkün olacaktır.
Ülkemizin doğusunda barış ve kardeşlik nutukları atarak kazılan hendekleri gizlemeye çalışmak, asker ve polislerimizi ve çocuklarını ahiret yurduna göndermek, yukarıda bahsettiğimiz şeytanın şerbeti ile sporu bir araya getirmek ile birbirine ne kadar benziyor. Değil mi?