Ş(aşı) bakan bakanlık
Bazen insanlar birbirlerine şakalar yapar. Amacı eğlenmek olan ama bazen haddin kaçırılması sonucu da çığrından çıkan şakalar vardır ki toplumuzda “eşek şakası” olarak adlandırılır. Şu anda galiba Sağlık Bakanlığı bürokratlarının bu tür bir şakası ile karşı karşıyayız. Halkı bu kadar cahil yerine koyabilmek için bu türden bir şaka yapılması gerekir. Düzenlenmesi düşünülen ve aşıları zorla yapmanın yolunu açmak niyetiyle yapılan kanun değişikliğinde yer alan ibare aynen şu şekilde hazırlanmıştır: “Hiç kimse rızası olmaksızın bağışıklama amaçlı aşılamaya tabi tutulamaz. Çocuklara ve mahcurlara yapılabilecek aşılamada velisinden veya vasisinden izin alınır. (Buraya kadar iyi) Ancak, çocuklara yapılacak olan kızamık, polio, (Çocuk felci), kabakulak, kızamıkçık, difteri, boğmaca, suçiçeği, hapatit A, verem aşıları ile toplumun ve topluluğun sağlığını tehdit edeceği bilim kurulunun önerisi üzerine Bakanlıkça belirlenen aşılarda, rıza aranmaz.”
Şimdi burada düşünülmesi gerekiyor. Bahsedilen maddenin ilk cümlesini incelediğimizde son derece doğru olduğu ve arkasında durmakta kimsenin sıkıntısının bulunmayacağı aşikardır. Elbette ki hiç kimse rızası olmaksın bağışıklama amaçlı aşılamaya tabi tutulmamalıdır. İsteği haricinde kişiye uygulanan her tıbbi uygulamanın bir suç olduğu ortadadır ve uygulayıcının hesap vermesi adaletin gereklerinden biridir.
Arkasında gelen cümlede ise “çocuklara ve mahcurlara yapılabilecek aşılamada velisinden veya vasisinden izin almak gerekir.” demektedir ki elbette ki bir çocuğun en önemli koruyucusu olan anne, baba veya bunların varolmaması durumunda veli veya vasinin iznini almak son derece önemlidir. Bir ailenin yan etkileri sayfa sayfa yazılı bir uygulamanın zararlarından çocuğunu korumak istemesi son derece normaldir ve hiç kimse bir çocuğu ailesi kadar korumak için önlem alamaz.
Burada asıl sorun bir sonraki cümlede yerini bulan “Ancak, çocuklara yapılacak olan kızamık, polio, (Çocuk felci), kabakulak, kızamıkçık, difteri, boğmaca, suçiçeği, hapatit A, verem aşıları ile toplumun ve topluluğun sağlığını tehdit edeceği bilim kurulunun önerisi üzerine Bakanlıkça belirlenen aşılarda, rıza aranmaz.” cümlesinde kendisini göstermektedir. Bu düzenleme maddesinin yapılışına ana gerekçe, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu aşılamanın yasal bir zemine oturtulmadan yapılamayacağı yönündeki kararıdır. Elbette ki yasal herhangi bir düzenleme olmadan devlet adına yaptığı söylenerek yapılan her şey suçun konusunu oluşturur. Ancak burada gözden kaçırılan ana nokta ilk iki cümle ile üçüncü cümlenin birbirlerine olan yabancılığıdır, tutarsızlığıdır. Belirtilen düzenleme sadece çocuklara yapılacak aşıların zorlama ile yapılabilmesinin önünü açmak için yapılmakta olup, aşı karşıtları ise saf yerine konulmaktadır. Çocuklara yapılacak kızamık, polio, kabakulak, kızamıkçık, difteri, boğmaca, suçiçeği, hepatit A ve verem aşılarından başka hangi aşılar vardır ki reddedilmesi mümkün olsun? Hiç bir anne ve babanın kuduz gibi bir aşıya karşı çıkması mümkün değilken, kanun maddesinin düzenleyicileri çocukluk çağından itibaren yapılan bütün aşıları düzenlemenin içine koymuşlardır. Sanırsınız ki insanlar, maddede yerini bulmayan grip aşısına karşılar da kanun maddesini düzenlemeye tabi tutmak hasıl olmuş?
Düzenlemesi yapılacak maddenin sonunda yer alan “toplumun ve topluluğun sağlığını tehdit edeceği bilim kurulunun önerisi üzerine Bakanlıkça belirlenen aşılarda, rıza aranmaz.” hükmünde yer alan toplumun sağlığını tehdit edebilecek hastalıklara karşı yapılacak bir aşılama zaten hali hazırda geçerli bulunan kanunlarda yerini bulmaktadır. Herhangi bir pandemi durumunda rıza şartının aranmayacağı kanunlarımızda yer almaktadır. Ancak “bilim kurulu” denilen kurul üzerinde ciddi sıkıntılar bulunmaktadır. “Aşı çalışma grubu” adı verilen ve 18 üyeden müteşekkil yapılanmanın Sağlık Bakanlığına yapılması gereken aşıları önerdiği (dikte ettiği) bilinmektedir ve bu kurulun her üç üyesinden biri küresel ilaç firmalarının yetklililerinden oluşmaktadır. Hem üreten,hem satan, hem pazarlayan konumunda bulunan bu grubun üyelerinin çocuklarımızın sağlığı ile ilgilenmelerini düşünmek safdillikten başka bir şey değildir.
Sağlık Bakanlığının bu maddeyi kimlere hazırlattığını merek ediyoruz. Başının ve sonunun bu kadar tezat içerdiği bir maddeyi yazabilmek herkese nasip olamaz.
Anayasanın 17.maddesinde yerini bulan “Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz.” ifadesi elbette ki bu maddenin hükümsüz çıkmasına neden olacak ve bu madde kadük kalacaktır. Bir çok kanunda değişiklik yapacak olan torba kanunun içerisinde bile hükümsüz olabilecek bir madde koymak bu hükümete yakışmamaktadır.
Ş(aşı)lacak şekilde bilinçsizce hazırlanmış olan bu maddenin Cumhurbaşkanımıza sunulmadan önce yasa tasarısından çıkarılması; çıkarılmazsa da Cumhurbaşkanımızın veto yetkisini kullanarak ilgili maddenin Resmi Gazete'de yayımlanmasının önüne geçmesi gerektiğine inanıyoruz.
Biliyoruz ki bu madde Anayasaya aykırıdır. Anayasa Mahkemesi bu maddenin temel insan haklarına aykırı olduğu kararını vermekte beis görmeyecektir. Bu maddenin, maddi ve manevi hakların geliştirilmesi ve korunması haklarının ihlal edilmesi anlamına geleceği muhakkaktır.