Fatih D. Alkan

Çıkın bahçede oynayın

12.04.2016 05:19:04

Sokaklarımızı otomobillerin ve diğer motorlu taşıtların hükümranlığına bıraktığımızdan beri mahallelerimizden çocuk sesleri eksildi. Çocuklarımız teknolojiye karşı mağlup başlıyor hayata.  20.Yüzyılın çocukları televizyonlardaki çizgi filmlerle disneyin kurduğu teknolojik çağrıya bir nebze de olsa başkaldırabilmişlerdi ama özellikle 21.yüzyılla beraber gelen dijital canavarın karşısında savaşı kaybettiler.

Annelerinin yaptığı gözlemenin tadını alamamış ama gıda benzeri ürünler üreten sektörün şişirdiği çocuklarımız artık hareket bile edemiyor neredeyse.

Elbette ki şu andaki anne babaları anlamak gerekiyor. Sokak bitti. Her yer ya asfalt karası ya da beton grisi. Sokakta kedi köpeğin stresini atabileceği, üzerine pisleyebileceği bir karış toprak bile yok. Ve biz bu kadar fukaralaştırdığımız kent yaşamı içinde çocuklarımızdan çok şey bekliyoruz. Dünyanın en iyi atlarına binen milleti iken atlarımız gitti önce ve bizler en kötü araba kullanıcılarına dönüştük ve trafik bizim cehennemimiz oldu.

Bizler önce çocuklarımızın oyun alanlarını ellerinden alarak onları evlere hapsettik. Çalışan anne ve babanın yokluğunda ise artık yeni bakıcımız evlerimizin baş köşesinde yer alıyordu. Çocuklarımızı dışarıdaki tehlikelerden koruyor ama televizyon endüstrisinin bilinç şekillendirme aracına teslim ediyorduk.

Bırakalım da oynasın çocuklarımız. Şu televizyon, bilgisayar ve telefonları bir kenara atın. Gelecek yaşamının provasını yapmasına izin verin. Bir tiyatro oyununu sahneleyebilmek için onca prova yapılırken bırakın çocuklarımız da oyunlarını oynayıp geleceğe hazırlansınlar.

Erkekler koruyandır, çevresini kollayandır. Bırakın oğullarınızı; bulabiliyorlarsa ağaç tepelerine çıksınlar. Alsınlar naylon kılıçlarını, oyuncak tabancalarını hırsız kovalasınlar. Korkmayın! Oynadıkları tabancalar onları katil, suçlu yapmaz. Yarın bir gün yanındaki karısını, çocuğunu, vatanına uzanacak elleri provasını yapmadan nasıl kıracaklar? Bırakın, biraz zorluk çeksinler. Zorlukların onları pişirmesine izin verin.

Silah kullanmak insanları suçlu yapacaksa bu kadar subay, polis, güvenlik görevlisi potansiyel suçlu mu? Çocuklarımızı niçin askere yolluyoruz? Neden her gelen şehit haberi yüreklerimizi dağlıyor? Onların kullandığı silahların gölgesinde uyuduğumuz uykulardan emin olmuyor muyuz?

Bakmayın çocukların ellerinden oyuncak silahları alın diyenlere. Onların bel ki de başka hesapları var. Algıları değiştirecekler ki önce oyunların, sonra yaşamların tadı kaçsın.

Yeri gelince tekme yiyecekler ki çocuklarımız, haksızlığa uğramanın ne olduğunu öğrensinler. Bir arkadaşlarına zarar verecekler ki vicdanlarına söz geçirebilmeyi ve hatalarından dönmeyi öğrensinler. Hangi öğretmen kurumuş bir yara tepesinin öğrettiklerinden fazlasını öğretebilir bir çocuğa? Bırakın düşsünler. Bırakın kendi kendilerine ayağa kalkmayı öğrensinler.

Kız çocuklarımızı barbi bebeklerin moda dünyasına mı hapsedeceğiz? Hangi kız çocuk kendisini oyunlarında annesinin yerine koymaz? Merhameti, yumuşaklığı, kibarlığı nereden öğrenecekler?

Bir çok büyük ve uygar toplumun yerinde şimdi yeller esiyor. Mayalar, Aztekler ve Uygurlar şimdi nerede?

Çocuklarımız oynadığı oyunların hükmedeni. Oyun çocuklarımızın bilgisini, becerisini ortaya koyacağı özel alan. Siz de arkadaşı olun çocuğunuzun ve onun yönlendirmelerine bırakın kendinizi. Çalışma yaşamınızda patronunuzun, yöneticinizin her türlü huysuzluğuna bırakmıyor musunuz kendinizi? Azıcık da onun şımarıklığına katlanın.

Unutmuş olabilirsiniz ama oyun ciddi bir iştir.

YORUM YAP