Suat Arusan

Kurban ve Haccın sıradışı hikâyesi (4)

05.09.2016 10:47:10

Niçin ihram süresince bazı yasaklara tabi oluruz?

İhramlı için uyulması gereken kurallar;

Kötü söz, tartışma, yemin etme, yalan, hırsızlık ve böbürlenmeden uzak durarak kimsenin gönül evini incitmeme. O mübarek yerlere tükürmeme ve insanları rahatsız edecek herhangi bir çöpü dahi sağa-sola atmama. Hiç kimseye emir vermeyerek eşitliğin gerçek provasını yapma.

 Avlanmama, silah taşımama hatta hiçbir canlıya zarar vermeme, bir küçük bitkiyi dahi koparmama, böcek dahil herhangi bir hayvana zarar vermeme. Kısaca bütün yaratıklara şefkat ve merhamet ederek katı yüreklilikten azat olma, doğayla barışı sağlamayı prova ederken tahrip ve tecavüz duygularından tamamen uzaklaşma

Közmetik ürünler, krem ile kokulu sabun kullanmama, süslenmeme, zivnet takmama, tırnaklarını ve saçını kesmeme yani insanın doğasına ait olmayan ve günlük işleri çağrıştıran her şeyi bir süreliğine terk etme.

Dikişli elbise veya dikişli görüntüsü veren herhangi bir elbise giymeyerek şahsileştirmeye,  ayrıcalığa giden bütün yolları kapama. Hatta aynaya dahi bakmayarak gözü benlikle meşgul etmeme. Sahte benliği akıldan çıkararak gerçken kendini keşfetmeye çalışma.

n  Avakkabı veya çorap giymeme, başına bir şey giymeme hatta güneşten gölgeye kaçmama, kadınların da yüzlerini örtmemesi gereği vardır ki Yaradan ile arasındaki tüm zanların perdeleri de gölgeleri de yok olsun gitsin.

n  Kendinin veya başkasının kanını akıtmama, kan aldırmama, diş çektirmeme yani yaratılıştaki haline dokunmayarak kendini yaratıldığı haliyle yeniden fark edip kucaklama.

n  Evlanmama, düğün ve nikaha katılmama. Evli ise eşine yakınlaşmama veya şehvetle bakmama yahut cinsel arzularla ilgili konuşmama. Buraya gerçek aşkı hatırlamaya ve onunla bütünleşmeye geldiğinin idrakinde olma.

NİÇİN TAVAF EDERİZ VE NİÇİN

7 SAYISINCA BUNU YAPARIZ?

Tavaf, sözlükte bir şeyin etrafında dönmek ve dolanmak demektir. Evrende maddenin en küçük parçası atomdan, en büyük galaksilere varıncaya kadar her şey tavaf halindedir. Elektronlar bir kalp mesabesindeki çekirdek etrafında baş döndürcü bir hızla dönerlerken, galaksiler de milyarlarca yıldız sistemleriyle gakasinin merkezi etrafında akıl almaz bir hızla dönmektedirler; ay güneş etrafında, dünya güneş etrafında, gezegenler gezegenlerin etrafında, galaksiler galaksilerin etrafında...  Sanki hepsi kendilerini var eden Yaratcı'ya ibadet etmektedirler. Kur'an'da ifade edildiği gibi:

“Her biri kendi yörüngelerinde seyretmektedir.” (Yasin,40)

Kısaca Kâbe etrafında tavaf tevhid fikrini temsil etmektedir. Atom çekirdeklerimi etrafındaki elektronların, sürekli ve muntazam bir şekilde çekirdeğin etrafında dönmesi Kuran-ı Kerim tarafından açıkça Allah'ı tespih olarak ifade edilmiştir. Bu bakımdan, İslâm'ın sembolü olan Kâbe etrafında dönmek; dine gönül vermek, onun etrafında pervane kesilmek ve Allah'a bütün kalbiyle bağlanarak birlikten ayrılmamak ve bu birliği koramaya çalışmak anlamındadır.

Hacı kâinattaki tüm zerrelerle beraber tavaf ederken kendinin bu âlemde bir nokta olduğunun da resmini çizmektedir. Bunların yanı sıra tavaf hiç bitmemektedir çünkü tavafın bitmesi demek kıyametin gelmesi demektir. Dolayısıyla evrenle uyumun temel şartı olan tavaf âdemoğlu için şu anlamı da içerir;

'"Sen hareketli bir zerresin. Her an bir başka yerdesin ve sürekli bir kımıldayışsın. Yalnızca tek bir biçim olmana rağmen her an bir başka biçimdesin. Bu yüzden senin için sübut yoktur, vahdet-i vücut yoktur ve daima yörüngedesin, Allah'ın yörüngesinde... Bu nedenle de Kabe'ye asla yapışma, Kabe'nin yanında durma. Zira senin için durmak yoktur.'"

Erkeklerin tavafın özellikle ilk üç şavtında daha heybetli yürümelerine Remel, tavafta ihramlıyken sağ omuzlarını açık bulundurmalarına ıztıba adı verilir. Bu özel duruşun nedeni şöyle açıklanabilir; ashap Mekke'den ayrılalı yedi yıl geçmesinin ardından tekrar üç günlüğüne geldikleri umre ziyaretinde Hz. Peygamber (a.s.v) tarafından kendilerine müşriklere karşı güçlü görünmeleri emredilmişti. Bugün biliyoruz ki; duruş ve ruh dünyası arasında önemli bağ mevcut olup fizyolojimizi değiştirmeyi seçtiğimiz anda duygu ve düşünce dünyamız da değişmektedir. İşte bir Müslüman ferd olarak ve ümmet olarak yaşama ve korkularına karşı nasıl durması gerektiğinin resmedildiği bir duruşla gerçekleştirilir tavaf adlı dönüş... Belki de bu duruşla yapılan bu dönüş müşriklerin helakiyle söz konusu uyarının artık geçerliliğini yitirdiğini düşünenler için her dönemde nasıl güçlü olmaları gerektiğini Müslümanların hiçbir zaman unutmamaları içindir.

Maddi güç, manevi güç, moral güç... Tavaf aslında neleri, nerede, nasıl kaybettiğine ve yeniden nasıl kazanacağına dair bir tefekkürdür, yarınlarda nereye yürümesi gerektiğini tayin etmek ve tüm attığı ve atacağı adımlardaki niyetlerini sorgulamak, dönüşün gerçekte kime olduğunu kendine yeniden ve yeniden anımsatmaktır.

Tavafa Kâbe sola alınarak başlanır. Bunun da simgesel bir anlamı vardır. Nazargâh-ı ilahi olan insanın kalbi ''Beytullah" yani Allah'ın eviyle karşı karşıya gelir tavafta. Ve Allah, insanın şekline, rengine, cinsiyetine, malına mülküne değil kalbine bakar. Bu yönüyle Kâbe ile insanın kalbi arasındaki dikkat çekici ilgi nedeniyle tavafta kişinin kalbi Kâbe tarafında yer alır. Burada aynı zamanda tavafın ne kadar kalpten ve gönülden yapılması gerektiğine de bir işaret vardır. Hz. Peygamber'in(a.s.v) veciz bir şekilde ifade ettikleri gibi:

"Allah sizin şeklinize, şemalınıza ve mallarınıza bakmaz, aksine kalplerinize ve amellerinize bakar."

Tavaf ederken Hz. İbrahim (a.s) oğlu İsmail (a.s) ile Allah'ın evini nasıl döne döne inşa ettilerse, hacı da aynı şekilde döne döne iman evini, gönül evini yani kalbini yeniden inşa etmelidir. Kâbe Allah'ın evi. Kalpler de O'nun nazargâhıdır. Hacının orada sürekli Kabe'ye bakıp, onu seyrederek, onun yüceliğini temaşa ettiği gibi Allah da daima kulunun kalbini gözetir, onu işitir ve dikkate alır.

Nitekim sufiler de, Kabe'yle ilgili Kur'an'da ve hadislerde geçen bütün sıfatları insanın kalbi için kullanmışlar ve onu Beytullah yahut Beytulharam olarak nitelemişlerdir. Çünkü sufilerin yorumuna göre gönül Allah'ın evidir ve sevgiliden başkasının oraya girmesi de haramdır. Bu nedenle Kabe'ye kalplerini kuvvetlendirmek için giden misafirler, bunun ilk ve temel şartının mümin kardeşinin kalbini kırmamaktan, bu dokunulmazlığı çignememeye özen göstermekten geçtiğini iyi bilmelidirler.

Birisinin etrafında dönmek, onun etrafında adeta pervane kesilmek, sembolik olarak yürektenbağlılığı ve onun için her şeyini feda edebileceğini gösteren de bir harekettir. Bu Beyt-i Atik'i tavaf, yalnızca Yüce Yaratcıya yönelmenin ve yalnızca onun huzurunda eğilmenin ve ondan başkasına ibadet etmememinin bir göstergesidir.

Kabe'nin etrafında bir kere dönülmesinin adına şavt denilmektedir. Peki bu sayı neden yedi olarak seçilmiştir? Kutsal yedi olarak bilinen yedinin hikmetleri nelerdir?

 Bilindiği gibi gök 7 kat, yer 7 kat olarak nitelendirilmiştir ve Allahu Teala evreni 7 günde ve 7 ayrı kademede yaratmıştır. Tavafta da her dönüşte bir merhale, bir menzil aşılarak yedi kat göklerin üstüne çıkmak, maddi âlemin üstüne yükselmek sembolize edilmiştir.

Yedi gök ve yer ve bunlarda bulunan her şey O'nu tesbih eder. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz onların tesbihinin farkında değilsiniz” (İsra,44)

 Kur'an'ın en önemli suresi Fatihadır ve Fatiha yedi ayetten oluşmaktadır. Aynı zamanda Kur'an'da ELHAMDÜLİLLAHİ RABBİL ALEMîN" ile başlayan 14 ayet-i kerime mevcuttur. Bunların 7'si dünya, 7'si ahirete ilişkindir. Hatta Kur'an'daki bir ayette şöyle buyrulmaktadır: "Biz sana iki yediliyi verdik."

 Cebrail, Azrail, Mikail ve İsrafil (a.s) adlı 4 büyük meleğin adları ve Mühr-ü Nübüvvet 7 harfli olup, İhlas, Felak, Nas ve Ayetel Kürsi de 7 ayetten oluşmaktadır. Ha-mim'lerde 7 âyettir.

 İsra Suresi ile seferi olan namazların ikişer rekâtlık kılınması gerekli olan farzları da toplam 14'tür.

 Kur'an'ın 7 ayrı düzeydeki manası; dış anlamı ve iç anlamı olarak yedi ayrı aşamadadır.

 Secde 7 aza üzerinedir. Tavafla beraber Safa ve Merve koşması  da 7 defadır.

 İnsanda 7 kötü sıfat bulunmaktadır; gurur, kibir, riya, haset, gazap, makam ve mülk sevgisi. Kadınlara akrabalık haramları yine 7'dir.

 İnsanoğlunun 7 ayrı nefsi vardır. Amaç; nefs-i emmâreden nefs-i mutmainniye çıkarak, hayvani hayattan kurtulup ruhanî hayata kavuşmaktır.

 Şehitlik 7 mertebe ile 7 türlü iken Cehennemin isimleri, kapılan, katları da 7 tanedir.

 Evrende 7 tane renk, 7 tane nota mevcuttur.

 Vücudumuzdaki tüm hücrelerse kendilerini 7 yılda bir yenilemektedir.

 Soyumuza ilişkin özellikle 7 göbek bağı güçlü ve etkilidir.

 Vücudumuzda 7 enerji merkezi mevcuttur; Kök, karın, göğüs, kalp, boyun, alın, tepe çakrası. Yüzde ise 7 noktada açık bulunmaktadır, (ağız, kulak 2, burun 2, göz 2)

 İnsan 7 şeyden yaratılmıştır ve rızkı da 7 şekildedir.

 Hafta 7 günden oluşmakta ve ay 7 günde bir şekil değiştirmektedir.

 Bütün dinlerde dinlenme günü 7. gündür.

 İnsanın hayatı 7'lik dilimler halinde başlamakta olup her yedinin sonunda insanlık yeni bir olgunluğa adım atmaktadır.

 Dübbü Ekber, Dübbü Asgar 7'şer yıldızdır ki bunların vasıtasıyla Kutup Yıldızı bulunur. Yine Büyük Ayı da 7 yıldızlıdır, Süreyya Yıldızı ise yedi kandillidir; Zuhal, Müşteri, Merih. Şems, Zühre, Utarid, Kamer. Dünyanın etrafında ise 7 gezegen bulunmaktadır.

 Bir kâğıt parçasını 7'den fazla katlamak mümkün değildir.

 Manevi bilgeliğin rakamı da 7'dir;

 Manevi erenler: Gavs, Üçler, Dörtler, Yediler, Kırklar, 300'ler ve 3000'ler olarak 7 kademededir.

 Ashâb-ı Kehf 7 kişidir.

 Yusuf Peygamber 7 yıl zindanda kalmıştır ki bunların yedisi zenginlik, yedisi kıtlık yıllarıdır.

 Ad kavmi 7 günde helak olmuştur.

 Eski Yunan uygarlığında 7 Akıllı Adam varsayımına, Tibet'te 7 Buda'ya, Çin'de kutsal 7 elemente inanılır.

 Katiliklerde 7 sakrament esas, Yahudilerde kutsal şamdan 7 mumlu, Feng Shui'de iletişim sayısı 7, Afrikalıların Kwanza Bayramı 7 sembollü, Zulu süsleri 7 renkli, Eskimolarda kar 7 isimlidir.

 Dünyada da 7 kıta bulunup, dünyanın 7 harikası kabul görmüştür. Denizlerin figüratif sayısı 7, Kızılderililere göre mevsimler 7 tane, Avustralya yerlileri Aborjin ve Kulin'lere göre de mevsimler 7 tanedir. Tüm Japonlar içinse rakamların en özeli 7'dir.

İşte buraya kadar kaydedilenler içinde sayısız hikmetleri saklı bulunduran yedi sayısına dair sadece bazı özel örneklerden ibarettir.

YORUM YAP