Milat gazetesi yazarı Doç. Dr. Saim Kayadibi, Singapur'da yaşadıklarını kaleme aldı. İşte Ak Parti bayrağını suç sayan Singapur'daki gelişmeler...
Erdoğan ve AK Parti'ye “Evet” müdürlerimizi Singapur Türk Büyükelçiliği'nde vurduk şükürler olsun. Oyumuzu kullandık kullanmasına ama başımıza gelmeyen de kalmadı...
Anlatayım...
Anlatayım da alınması gereken derslerimizi alalım, OY kullanmanın milli ve manevi bir sorumluluk olduğunu hatırlayalım. Erdoğan üzerinden yapılan saldırıların özelde Türkiye ve genelde bütün İslam Alemi'nin yani İslam Medeniyeti'nin bütün değerlerini hedef aldıklarını fark edelim.
Heyecan ve coşkuyla seçim yolculuğumuza, Malezya İslam Üniversitesi öğrencilerinin özverili çalışmaları ve organizesi ile bir gece öncesinden iki otobüs samimi gönül erleri ile çıktık. Sabah namazı ve son bir kahvaltı molasından sonra Singapur sınırına vardık.
Passport kontrolü için sırada beklerken bir anda tam teçhizatlı otomatik silahlı komando kıyafetli askerler sardı gümrük salonunu...
Beşerli guruplar halinde bizleri özel bir odaya aldılar. Tam bir terörist muamelesine maruz kalıyorduk...
Epeyce bir psikolojik baskıdan sonra ne olduğunu bile anlayamadan şimdi de polis kıyafetli memurlar içimizden gözlerine kestirdiklerini teker teker özel bir odaya alıp sorguya çekmeye başladılar...
Sorguya çekilen arkadaşlarımızın çantasında ne var ne yok çıkartıp didik didik edip incelemişler...
Bir yandan bunlar olurken, diğer yandan Kuala Lumpur Büyükelçisi sayın Merve Kavakçı hanımefendiye ulaşmaya çalışan arkadaşların telaşlı tavırları dikkat çekiyor...
Pasaportlarımız bir odadan diğer odaya, bu masadan şu masaya taşınıyor, kimilerinin fotokopileri çekiliyor, kimilerininki de başka birimlere götürülüp getiriliyordu...
Ne mesajı vermek istiyorlarsa? Tam bir psikopat işkencesiydi yapılanlar...
Sonradan anlayacaktık bu derece kötü muamele yapılmasının arkasında AK Parti korkusu ve Erdoğan fobisi olduğunu. Çantaların didik didik aranmasının nedeni meğerse AK Parti ve Türk bayraklarıymış... Kimin çantasında bayrak varsa çıkarsın ihtarından sonra memurlar ele geçirdikleri bir kaç bayraktan dolayı öyle korkulu ve endişeliydiler ki, sanırsın ki ele geçirilenler silahlar ve bombalardı... Polisler korkudan olsa gerek gözlerimize bile bakamıyorlardı...
Sonra, ele geçirilen tehlikeli (!) AK Parti bayraklarını yere serip teker teker fotoğraflarını çektiler. Yetmedi yeniden sıraya koyup farklı şekillerde fotoğrafladılar. Tam bir terör ve terörist muamelesiydi yapılanlar... Bir bayraktan bu kadar korkanlar, Dirilişini gerçekleştirmiş, birlik ve beraberlik içinde olan bir toplumdan nasıl korkar onu siz düşünün...
Israrımızdan dolayı Türk bayraklarının iade edilebileceğini ancak Ak Parti bayraklarının daha geniş çaplı güvenlik sorgulaması için alıkonulması gerektiği söylendi...
Tayyip Erdoğan korkusunun Singapur'u bile sarmış olmasına sevinelim mi üzülelim mi bilemedik...
Ama seçim sandıklarının Malezya'da değil de küçücük bir şehir devletinde açılıyor olması ise hala anlaşılmış bir durum değil... Bunun yanında vatandaşlardan kimisi bu kötü muameleden dolayı elçiliklerin bu tür olası sıkıntılara karşı hazırlıklı olmamasına ve gerekli önlemi al(a)mamasına içerliyordu…
Hülasa dört saati aşkın bir nezaret ve terörist muamelesinden sonra birer birer çıkış işlemlerimiz onaylandı...
Defalarca Singapur'a gelmiş olmamıza rağmen ilk defa böylesine talihsiz bir muameleye maruz kalmamızın tek nedeninin Erdoğan düşmanlığı olduğunu görebiliyorduk...
Her zaman olduğu gibi Emperyalizm ve onların uşakları liderlerimiz üzerinden bizleri esir almayı hedefliyorlar. Şimdi de aynı oyunu Erdoğan üzerinden deniyorlar. Erdoğan'ın bir sembol olduğunu biliyorlar ve onun üzerinden saldırılarını yapıyorlar. Sembolün yok edilmesi ile bir davanın yok edileceğini bir inancın ve özgüvenin sarsılacağını da çok iyi biliyorlar.
Bu yüzden sembolün muhafazası, komutanın korunması aynı zamanda vatanın korunması anlamına gelir. Vatanımızın sağ salim düzlüğe çıkabilmesi, bu asil milletin 2023 ve 2071'leri büyük bir heyecanla yakalayabilmesi için lider(ler)in korunmasına, sembollerin muhafazasına ihtiyaç vardır.
Yurt dışından Türkiye'yi ve dünyayı okuma gayretinde olan bir kişi olarak diyebilirim ki, mesele aslında Ak Parti meselesi de değildir. Erdoğan kimliğiyle İslam meselesidir, ümmet meselesidir.
İşte bu yüzden bu seçimde OY verirken sadece AK Parti'ye değil, Türkiye'nin kaderine, ümmetin geleceğine OY vermekte olduğumuzun farkında olalım ve ona göre tercihimizi yapalım.