Müslüman erkekler “anne yapacakları kadını” arıyorlar. Geçenlerde e-mail hesabıma düşen mesajda böyle diyordu: “Anne yapacağımız kadın.”
Müslüman kadınlar ise, meseleyi başka nazarla “görüyor.” Bu “bakış farkı”nı Müslüman genç erkeklerin anlaması gerekir. Türkiye'de günde ortalama beş kadın öldürülüyor.
Kadınlar “kadın cinayetleri”nin erkeklerdeki “mülkiyet” ya da “sahiplik” fikrinden geldiğini düşünüyor. Evlenecek erkek, “anne yapacağı kadın” algısı üzerinden geliştirdiği evlilik düşüncesinde haklı değildir. Bu konuda kadına hak vermek gerekir.
Kadın bilincinde “Koca-Baba” kimliği ile kadının “mülkiyetini” eline geçiren erkek imgesi bulunuyor. Erkeğin, hayatına “nesne” kıldığı bu varlık üzerinde “egemenlik hakkına” sahip olduğu fikrini bozacak bir amel ortaya koymak gerekmektedir. Erkeklerin bunu “ben senin bildiğin erkeklerden değilim” diyerek bozması mümkün değildir.
Bir: Erkeğin İslâmî hassasiyetiyle kadın mutmain olmuyor; dâva delisi erkek evinden çok uzakta.
İki: Erkek, “çalışmayıp evde oturan üniversite mezunu ev hanımı” istiyor. Kadın ise, üniversite mezunu. Kocasından “para dilenen” bir kimliğe itilişinin “dinî temellendirmelerini” kadınlık izzetine saldırı sayıyor. Kısacası Müslüman erkek-kadınların evliliklerini mümkün kılacak ortak kavram-algı kubbesi inşa etmek gittikçe güçleşiyor.
Gençlerimiz gündelik hayatlarında karşılaştığı bu “kötü ilişki”lere bakarak evlenme düşüncesini erteliyor. Âkıbet şudur: “kariyer sahibi yetişkin bekârlar toplumu.”
Müslüman ebeveynler olarak gençliğimize teklifimiz nedir?
Şunu hatırlayalım: Evlatlarımız bizim halifelerimizdir. Onların maliki, efendisi değiliz.
Kadınlar, “eril tahakkümün ve dişil itaatin birbirini besleyerek ürettiği” bir sistemden bahsediyor ve erkeğin, “kadını görünmez-kendini görünür kılma”yı sağlayan “tanımlama şiddeti”yle davrandığına değiniyor.
Bu algıyı bozacak, Müslüman aileleri inşa edecek tavrın geliştirilmesi gerekir.
Hz. Musa (as), Mısır'dan kaçtıktan sonra yakalandığı gurbette “Rabbi inni lima enzelte ileyye min hayrin fakîr” (28 Kasas 24) duasıyla Allah'a iltica etmişti. Bu duaya icabet, Hz. Musa (as)'nın, Şuayb'ın yanında 8-10 yıllık meslekî eğitimi şeklinde gelişti. Hz. Musa (as), Şuayb'ın yanında emeğiyle evleneceği kadına vereceği mehri ödediği gibi meslek de öğrendi. Bu hadiseyi “ahîlik, kadının mehir hakkı, evlenilecek kadının ailesiyle ünsiyet” gibi pek çok kavramın içinden okumak mümkündür.
Hatırlarsanız, Sivil Toplum Kuruluşları'nın (STK), gençliğin eş-iş taleplerine başka hazlar-hedefler ikame ederek cevap ürettiği eleştirisinde bulunmuştum.
Hz. Musa (as)'nın Şuayb ile ahîlik/mehir/ünsiyet anlaşmasından sonra vakit (10 sene) tamamlanınca ayrılık vaki olur. Allah, Hz. Musa'ya Mısır'daki Müslümanların aile/beyt/ev kurması halinde kurtuluşa ereceklerini vahyeder. Nitekim Medine'de de Müslümanlar, aileler kurmuşlar ve “muahat” anlaşmaları yaparak Allah'ın indireceği toplumsal dönüşüme hazırlanmışlardı.
Modern dünyada Müslümanların hareket hattı da bu istikameti tutmalıdır.
STK'ların çalışmalarının, geleceği inşa edecek Müslüman toplumun halifelerine vereceği istikametin artık bayrak-flama asıcılığı, miting tertipçiliği, “haklı olan en çok bağırandır” slogancılığı düzeyinden daha yüksekleri hedeflemesi gerekir.
Müslüman gençlik, mutlaka bir “meslek” sahibi olacak şekilde yetiştirilmelidir. Buna göre üniversiteli genç erkeklerin çiftçi, kasap, bahçıvan, marangoz, demir doğramacı, su tesisatçısı, inşaat-duvar ustası, çoban, bahçıvan, balıkçı, gemici, kunduracı, fırıncı, terzi vb. ustaların yanında meslek öğrenmesi gerekliliktir.
Halı dokuyan bir kadın eli ne güzeldir.
Meslekten kastım, fabrikada işe girmek değil. Bir emtiayı/ürünü en başından sonuna dek imal etmek, mahsül almak. Niçin?
Müslüman toplumlar emperyalizmin saldırıları altında evlerini, şehirlerini, modern geçim tarzlarını yitirebilir. Bolluktan sonra darlık olabilir.
Hayal gibi gelse de STK'lar Weber okuyan kasap, Simmel bilen çoban, Pierre Bourdieu anlatan inşaat ustası-marangoz yetiştirmeyi şimdiki çalışmalarına tercih etmek zorunda.
Enkazın altından meslekî bilgiyle çıkılır.
lütfibergen (@BergenLutfi) | Twitter