16 Nisan sonucunu tahmin eden ‘hayır'cı çevrelerin mühürsüz oy dalaveresine, PKK ile iş tuttuğu kesinleşen AGİT gözlemcileri ve raporlarını da eklediğimizde şeytanî bir tuzakla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.
Malum, 3 Kasım 1839'da Tanzimat Fermanı ilan ettirilmişti. Bu fermanla birlikte Osmanlı'da batılılaşma hareketi başlıyor ve ilk kez faizli dış borç alınıyordu.
Bundan tam 163 yıl sonra, 3 Kasım 2002 yılında Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti, tek başına iktidar olmuştu. 15 yıldır devam eden AK Parti iktidarı Türkiye'de büyük değişimler yaptı.
Öncelikle ülke maddi alt yapısını geliştirdi. Pek çok gelişmiş ülke ile çok sayıda alanda rekabet edebilir duruma geldi. Milli refahın yanı sıra, Kemalizm'in inşa döneminden bu yana süren yasakları bir bir çöpe attı.
AB'nin 69. kuruluş yıl dönümü olan 16 Nisan referandumu ile de kabuklarını kırarak 1908'de giydirilen deli gömleğini yırttı. Birinci Dünya Savaşı'nda vurulan narkoz ve 1930'larda yapılan ameliyatın etkisinden kurtuldu.
Tanzimat Fermanı ve Meşrutiyet ilanları dış aktörlerin eliyle gerçekleşirken, 15 Temmuz ve 16 Nisan yani 3. Cumhuriyet'in ilanı ise dış aktörlere rağmen yaşanır.
İşte bu nedenle batı dünyası tedirgin. Bu yüzden ABD'nin derin devleti görevini yürüten CFR'nin resmi yayın organı Foreign Policy: “Türkiye huzur içinde yat: 1921-2017” diye yazdı.
Bunun için Times, Financial Times, New York Times, Sky News, Fox News, Fox, DW gibi Siyonist yayın organları çılgınca saldırıyorlar.
Batı medyasının en az yüzde 80'i Siyonistlerin elinde. Bu nedenle batı dünyasındaki siyaset, akademi ve halk kitleleri, Siyonist bakış açısıyla yemleniyor, beyinleri yıkanıyor.
Türkiye'de yaşayan ve akıl sağlığı yerinde biri, batı medyası ile aynı paralelde, aynı kalıpta düşünüp davranıyorsa, ya akıl sağlığı yerinde değildir, ya uşaktır, ya aldatılmıştır, ya da Türkiye yönetimi tarafından samimiyetle bilgilendirilmemiştir.
Bugün fanatik tedhişçi sözde solcu, gerçekte ise Siyonist Soros'un at gözlüğü ile yular takıp, yemlediği Gezi haydutluğunda olduğu gibi CHP, HDP, PKK, FETÖ benzeri yapılar sokakları karıştırmak istiyorlar.
Ülkesinin güçlenmesini istemeyen bir adam; dindar, solcu, muhafazakâr, liberal, Sabatayist, ulusalcı, Kemalist olsa önemi var? Yaptığı faaliyeti memleketine zarar verenden insan mı olur?
SAHTE BAYRAK YA DA FALSE FLAG OPERASYONU
Bizde ‘sahte bayrak' olarak bilinen, gavurcası ‘false flag' olan bir operasyon türü varmış. İstihbarat örgütleri, FETÖ, PKK, CHP türü yapılanmaların da yapabildiği sahte bayrak operasyonu; rakip yapının kendisini, dost ülke, örgüt veya kişi olarak tanıtıp, girdiği yapıyı sabote etmesi imiş.
Mesela AK Partili gözüküyor ama AK Partiyi sabote edici işlemler yapıyor. Adam gerçekte FETÖ'cü ama CHP'li gözüküyor. Adam PKK'lı ama MHP'de görev yapıyor gibi...
Dünyada bunun çok örneği var, ama ülkemizde belki dünyadan da çok…
Türkiye bunun iki büyük örneği son derece belirginlik kazanmış durumda. İlki Doğu Perinçek, ikincisi ise FETÖ…
FETÖ'nün, 16 Temmuz gece 03:00 olarak planladığı iç savaş ve işgal girişimi, kuvvetle muhtemel MİT'in, FETÖ içindeki adamı tarafından haber verildi. Artık engellemek mümkün değildi. Yapılacak tek şey, zaman değişikliğine yol açmaktırmaktı. Aslında Hakan Fidan'ın 15 Temmuz öğleden sonra Genel Kurmay'a gidip, toplantı yapması ve gönderilen karşı mesajla, işgal girişiminin 15 Temmuz akşamına alınmasına yol açtı. Bu da, FETÖ'cüler ve onlarla işbirliği yapan NATO ve ulusalcı kesimi başarısızlığa itti.
SANDIĞA TUZAK
16 Nisan'da kaybedeceğini bilen HAYIR BLOĞU, sandık kurulu başkanlığına getirilen hayırcı adamları tespit edip, bazı oy pusulalarını kasıtlı olarak mühürletmediler.
Referandum yüzde 65 nispetinde kabul görse çok işe yaramayacak olan bu yöntem, 3-4 puanlık farkla yüzde 51.41 ile gerçekleşince; fitne çıkarma, şaibe ve meşruiyet krizi meydana getirme oyunuyla Türkiye düşmanlarını sokağa çekmek için servis edildi.
Dünkü Hürriyet, Cumhuriyet, Yeni Asya, Birgün, Aydınlık, Sözcü, Posta, Dokuz Sütün ve Yeni Çağ gazetelerinin manşet ve birinci sayfaları, Bahçeli'nin tabiriyle, portakal ve sütçülerin, Yahudi Siyonist Murdoch'a ait FOX adlı kanalda çevirdiği dalavere ve PKK'lı gözlemcilerden oluşan AGIT adlı sözde seçim izleme örgütünün hiçbir itibari değeri olmayan çöp raporu bunu açıkça ispat ediyor.
Oynanan şeytanî oyunu görmek için daha fazla veriye de ihtiyaç yok. AGIT daha seçim öncesinde nasıl bir puştluk yapacağını ifşa etmiş, Erdoğan da gerekli tepkiyi ortaya koymuştu.
Daha oy verme işlemi devam ederken, sanki mühürsüz oyların hepsi EVET oyuymuş, içlerinde hayır oyu yokmuş gibi sunuldu. YSK'nın da, bu işe tartışmayı alevlendirecek yumuşak müdahalesini de eklediğimizde oyunun boyutu açıkça ortaya çıkar.
YSK, PARTİ VE SAVCILAR HAREKETE GEÇMELİ
AK Parti'nin sandıklarda 166 bin, MHP'nin ise 113 bin görevlisi vardı. Bu mühürsüz pusulalara onların müdahale etmesi vemühür vurulmayınca oylamanın başlamasına izin vermemeleri gerekirdi.
Şimdi hem AK Parti, hem MHP, hem seçim kurulları, hem de savcılara büyük görev düşüyor. Bu pusulaları mühürlemeyen sandık kurulu başkanları ve bunlara göz yuman parti temsilcileri derhal tespit edilip, haklarında adli ve idari soruşturma açılmalı.
Memurluklarına son verilmeli, isimleri ifşa edilmeli, AK Parti ve MHP bunlar hakkında suç duyurusunda bulunmalı, YSK bu kişilere bir daha sandık kurullarında görev vermemeli. Bu zanlıların yaptıkları yanlarına kâr kalırsa, bundan sonraki seçim ve referandumlarda da benzer krizleri yaşarız. O zamanda sorumlu, bugün görevlerini yapmayan Seçim Kurulları, partiler ve savcılar olur.
11 EYLÜL VE FALSE FLAG
Hiçbir yapı, önemli bir silah olan false flag / sahte bayrak oyununu göz ardı etmemeli.
11 Eylül 2001 saldırısında CIA; el Kaide'ye sızarak Afganistan ve Irak'ı işgal etmek, Müslümanları terörist göstererek İslamofobi'yi yaygınlaştırmak, Arapların paralarına el koymak, 20. asırda çizilen haritaları değiştirip yeni kukla devletçikler üretmek için bahane üretir.
El Kaide'nin ABD'ye saldırma kapasitesinin olmadığını yedi düvel bilir. Ama tüm imkânları sağlayıp bunu yaptıran da yapar. Yahudi yönetmen Aaron Russo'nun 11 Eylül olmadan Rockefeller'den duyduklarını Rus medyasına aktarır. Ardından öldürülür. İşte bu ifşaatlar her şey için yeter delildir.
Şimdi meseleye bir de şuradan bakın. Oylama bitmiş, sayımlar başlamış, herkes heyecanla neticeyi beklerken, Yahudi kanalı FOX çıkmış, kör göze parmak sokarak 'seçim hilesi yapıldı' diyerek terörist tipleri sokağa çağırıyor. Darbe çağrısı yapılıyor. Ama bu gavur tayfanın “diktatör” dediği adamın ülkesinin savcıları harekete geçmiyor. RTÜK'ü ses çıkarmıyor. Kimse derdest edilmiyor.
Dünya dünya olalı ne böyle "hile" gördü, ne de böyle “diktatör”...
'Tanzimat Fermanı ve Meşrutiyet ilanları dış aktörlerin eliyle gerçekleşirken, 15 Temmuz ve 16 Nisan yani 3. Cumhuriyet'in ilanı ise dış aktörlere rağmen meydana geliyor.' ÇOK SÜKÜR
ÖNEMLİ VE GÖZ ARDI EDİLEN BİR ŞEY : 'Batı medyasının en az yüzde 80'i Siyonistlerin elinde. Bu nedenle batı dünyasındaki siyaset, akademi ve halk kitleleri Siyonist bakış açısıyla yemleniyor, beyinleri yıkanıyor.'