Bir havuza kirli su pompalayıp, sonrada sürekli temizlemeye çalışmaktan farklı değil halimiz. Havuza gelen suyu kirleten nedeni ortadan kaldırsanız, bunca sıkıntıya ve bunca maliyete gerek kalmayacak.
Gerçek şu ki nedene değil neticeye bakıyoruz. Kimse ‘neden bu haldeyi/m/z' diye sormuyor. ‘Allah'tan geldi' deyip geçiştiriyor, gerçeklerin üstünü örtüyoruz.
Bunu FETÖ meselesinde de yaptık, iktisadi meselelerde de yapıyoruz, sağlıkta da…
Bir seküler din olan materyalist bilim düzenin de nedenlerle ilgilenmek caiz görülmez. İlgilenirseniz gerçeği görürsünüz ve oyun/büyü/hipnoz bozulur.
Amaç bütün insanlığı hasta etmek, uyutmak ve bilim dininin meşruiyet zeminini güçlendirmek. Daha öz ifadeyle 2-3 asırlık şeytanî düzenin devamını sağlamak.
Ağır metallerle bezenmiş, bakteri veya virüslerin genetik yapısına müdahale ederek sözde aşı üretirler. Yapmakla kalmazlar ilahlık taslarlar. Hastalıklar bir bir ortadan kalkmışmış… Aşı yapılmasaymış herkes ölürmüşmüş…
Gelin aynı gelir ve hayat düzeylerine sahip 100 gönüllü aileni çocuğa aşı yapmayıp, 100 istekli ailenin çocuğuna da aşı yapalım. Taraftar ve karşıtlar olarak çok değil bir iki yıl izleyelim. Hangi çocuk daha sıhhatli, hangi daha çok hastalanıyor, hangi aile daha rahat, hangi aile daha huzursuz görelim.
Foyaları ortaya çıkacağı için buna yanaşmazlar.
AŞI, BEYİN ÖLÜMÜ, ORGAN NAKLI VE İLAÇ
Küresel şeytanların çocuk yüzlü taşeronu Bill Gates adlı LSD bağımlısı, agnostist inancı mensubu Amerikalı, yeni hastalık pazarlıyor.
İnsanları korkutuyor ki, sözde aşı satabilsinler, sözde ilaç pazarlayabilsinler.
Peşinen belirtelim aşı veya ilaç satmaktaki ana gayeleri para kazanmak değil. Para da kazanacaklar ama asıl gaye bizleri köhne düzenin kölesi yapma veya sürdürme...
Aşı dayatması, beyin ölümü dalaveresi, organ nakli sömürüsü ve ilaç kobayı yapılmamızın ana nedeni bu.
Bunlara itiraz ettiğinizde sinirleniyorlar. Gericilikle suçluyorlar. Mukaddeslerine, mabetlerine, ilahlarına saldırılmış birine yahut kırmızı görmüş boğaya dönüyorlar. Sahte tanrılarına reddedişimize bile tahammül edemiyorlar.
GELECEĞİMİZE DOĞRULTULAN SİLAHLAR
Aşıyı ilk geliştiren Osmanlı ama aşı bugün kelimenin tam anlamıyla insanlığa doğrultulmuş bir silah…
Beyin ölümü Rockefeller'e ait Harvard üniversitesinin ruhu sayan, maddeperestlerin tanımladığı ve 50 yıldırı bir arpa boyu yol alınamayan cinayet makinesi… Bir başka deyişle de (manşetimizde de göreceğiz üzere) zenginlere yedek parçaya çevrilen fakirler…
Organ nakli hayat kurtarma yalanın sürekli besleyen soygun sistemini…
323 milyon nüfusu ve 800 milyar dolarlık sağlık harcaması ile uyutulan Amerikalı, yıllık bir milyar doktor müracaatı ile soyulan Türkiye…
1,3 milyar nüfusu veya 20 milyar doları bulmayan ilaç harcaması ile ilaç dalaveresini ispat eden ülke Hindistan…
Bakmakla görmek farklı şeyler... Bakanımız çok ama görenimiz yok. Aynı torna tezgâhının ürünü olan diplomalıların görmesini beklememek gerek, zira bu düzenden beslenen onlar. Peki, düzeni besleyen bütün bir millete ne demeli?
Örnek mi istersiniz buyurun!
Akdeniz Üniversitesi Hastanesi, sadece medikal firmalara olan 250 milyon (yani 250 trilyon ya da 70 milyon dolar) liralık borç nedeniyle faaliyetlerini durdurmak üzereymiş.
İlk yüz nakli, ilk kol nakli gibi sadece ölüden asla alınmayan sadece diriden alınabilen organları nakletmekle meşhur hastanemiz. Bu hastanede olup bitenlerle ilgili içeride kaydedildiği söylenen ve personelin gönderdiği ses kaydı…
Şov dönemi bitmiş olmalı ki, hastanenin başhekimi Hürriyet'e konuşmuş…
Bir nevi iflas ettiklerini itiraf etmiş ve eklemiş “Borcumuzdan dolayı 1 liralık malı 4 liraya alıyoruz. KOBİ'lere ayakta dursunlar diye kredi veriliyor. O parayı bize versinler biz de firmalara dağıtalım. Hem onların işi görülsün, hem de biz borçtan kurtulalım.”
Bu kadarına pes doğrusu! Teklife bakar mısınız? Kimseden tepki bile almıyor bu yüzsüzlük… Olacak şey değil.
Adama sorarlar bu kadar parayı ne yaptınız, bu para ile hangi keşif yaptınız, hangi insanı yetiştirdiniz, hangi söküğümüzü diktiniz diye… Ama bizim ülkemizde kimse sormaz. Sorulmayacağını bildikleri için aynı delikten binlerce kez geçer ve sokuluruz biz.
“Organ nakli yaptık” diyeceklerdir. O halde sonuç elde var sıfır.
Yani şöhret için harcanan milli servetler. Heba edilen kaynaklar, medyatik çabalar ve iflas…
Yine de sormak lazım bunlara…
Kalp krizleri, kanser, engelli doğumlar, alerjiler, diyabet neden arttı? Her yıl en az 1 milyar resmi doktor müracaatı var? Hani doktorsunuz ya, hani hastaneydiniz ya, bu felakete yönelik çözümünüz nedir?
Cevabı siz duydunuz mu, biz duyamadık da!
Bunca gelişmişliğe, bunca çalışana, bunca imkân ve kaynağa rağmen neden sizden birileri batılıların yaptığının, satın alıcı ve kullanıcısı olmanın ötesinde bir şey yapmıyor? 1 liralık şeyi 4 liraya almaktan öte bir şey gelmiyor bunların elinden?
Cevap verebilirler mi? Tıp camiasından kimse cevap veremez. İstatistik değeri bile olmayan küçük istisnalar hariç, batıya çıraklık ve kalfalık yapan bir camia. Muhtevasını asla bilmedikleri batının sözde ilaçları kortizon, antibiyotik, ağrı kesici yazmayı, batı mühendisliğinin aletleri ile gerekli gereksiz kesip biçmeyi tıp sanan bir camia.
Bu eleştirilere kulaklarının tıkalı olduğunu biliyoruz. Söyleyecek her söz için küçümseyici dudak büküşlerinden de haberdarız. Olsun biz yeni ölmeyen insanları anestezi ile nasıl ölü gösterdiklerini itirafından, Osmanlı döneminde kitaplara yansıyan beyin ölümünün ölüm olmadığını gösteren metinlere dek pek çok gerçeği müteakip yazımızda bir kez daha kayda geçelim belki, gören birkaç vicdan sahibi çıkar.
Üniversite hastanesinin iyileştiremediği oniki bağırsak ülserini iki bağ sarıkantaron otu ile tadavi edince modern tıp foyası ortaya çıkmıştı.
Bu eleştirilere dudak büken insanlar varsa onlara soruyoruz; bu kadar borca girerek kaç kişiye sağlığını kalıcı ve hayat standardını yükseltecek şekilde mutlu bir yaşam sundunuz...sağladınız? ...bunun istatistiği daha mantıklı ve akıllıca olur...
Gelelim Akdeniz ü.açıklama yapan Prof.’e bu adam ayağını yorganına göre uzat atasözünü hiç duymamış mı? Bu nasıl yöneticilik ? Bu nasıl bir teklif? Bir Prof. Böyle bir teklifi nasıl hangi mantıkla yapar? Sen koskoca bir üniversite Hastanesini kumar oynuyor gibi mi yönetiyorsun? Bu haberi ilk duyduğumda bu teklifi yapabilen bir adam orda nasıl yönetici olmuş demek oldu...yöneticilik vasfı hesap kitap bilen adamları her şeyden önce gerçeği gören adamlar görev almalı....
Kendi yediğini kendin üret... tükettiğini kendin üret faliyetlerine ağırlık verilmeli...yapamıyorsa pazarda kendi ürettiklerini satamayan yaşlı amcalardan ,teyzelerden almalıyız..20 yıl önce çocuğunun öksürüğünü şurupla geçiremediği için şikayet eden iki öğretmenin konuşmasını duyduğumda...neden pekmez içirmiyorsunuz ? diye sorduğumda ne deseler beğenirsiniz? “Hiç aklımıza gelmedi”... oysa ki...sadece iki gün bir tatlı kaşığı pekmezi her yemekten önce verdiğimizde bıçak gibi öksürüğü kestiğini bizzat denedim....öksürük şurubunu 5-7 günden fazla da kullanamazsınız...
Kendisini dünyanın en akıllısı gören insanlar nedene değil sonuca bakar...çünkü maddeci düşünür ve kazancına yani sonuca bakar....tıpkı savaşı çıkar...her yeri harabeye çevir....sonra orayı mamur ermek için inşaat devlerini gönder ...her türlü kazan mantığındaki gibi....önceürettiğin gıdalarla hasta et para kazan ..hasta ettiklerine ilaç sat para kazan .... öldür organları ile bu düzeni kuranlara ölmekten kaçanlara yedek parça temin et...hep bunlar mı kazanacak? Eeee öldükten sonra hesap vermeye inanmayınca olacağı bu..ilahi adalet her daim işler...
'Alaşehir devlet hastanesi fizik tedavi uzmanı kemik ölçüm cihazının ayarını bozdurmakla genç hastaları bile osteoporoz çıkartarak ve altmış beş yaş üstü hastalara da rapor gerekmediği için direkt özellikle Laniczol 5mg./100ml. ilacı yazıyor. İlacın fiyatı 500 lira. Muadili ve daha az yan etkili olan ilacın fiyatı 80 lira. Kalça kırığı olmuş hastalarda ve kontrollü yapılması gereken bir ilaç. Tek kullanımda böbrekleri bozduğu yazıyor prospektüsünde. Yapılan hasta büyük olasılıkla böbrek hastası olacak bu iğne yüzünden ve diyaliz merkezleri de kazanacak.
Gönülden selamlar ve tebrikler Can Bey.
Hocam, batıya çıraklık ve kalfalığı bırakıp bu alanda ve diğer tüm alanlarda usta ve uzman olmak için ne gibi adımlar atılması gerekir.. Bir sonraki yazınızda onlarada yer verin inşallah.
Aşı yaptırmayan bebeklerin daha sağlıklı olduğuna ben şahidim.