28 Şubat mağdurularının hâlâ cezaevlerinde tutuklu olması toplumu incitmeye devam ediyor. Bu gerçeğe dikkat çekmek için mağdurlardan Tevfik Durmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a mektup yazdı.
Sevdiğimiz, saydığımız Cumhurbaşkanımıza sitemimizdir…
Sayın Cumhurbaşkanımız, sizlerin de 90'lı yıllarda mağduru olduğunuz laik-Kemalist ve Fetö yargısının, haksız ve düşmanca yargılamalarla çok ağır cezalara çarptırdığı Müslüman mahkûmların aileleriyiz. 90'lı yıllardan bu yana cezaevlerinde yatmakta olan Müslüman mahkûmların eşleri, anne-babaları, kardeşleri ve çocukları olarak sizlere kardeşçe sitemimizdir.
Sayın Cumhurbaşkanımız, sizin de mağduru olduğunuz ve çok iyi tanıdığınız bu yanlı-taraflı yargı çevresinin mağdur ettiği çocuklarımız için hala harekete geçilmemiş olması bizi derinden yaralıyor. Siz ki her türlü haksızlığa ve mağduriyete karşı dimdik durmuş bir Müslüman olarak, çocuklarımızın yıllardır maruz kaldığı bu haksız ceza ve mağduriyete karşı bir şey yapmamanız, sizleri seven Müslüman aileler olarak bizleri çok üzüyor.
Sayın Cumhurbaşkanımız, laik-kemalist kesimin partileriyle, yayın organlarıyla kendi mahkûmları için gösterdikleri çabayı, cesareti ve kararlılığı, keşke Müslüman parti ve İslami yayın kuruluşları da mağdur Müslüman mahkûmlar için gösterebilselerdi. (Hatta bu çevrelerin gösterdiği çabanın yarısını bile gösterebilselerdi…) Yakın zamanda Ergenekon, Balyoz ve 28 Şubat davalarında suçlu-suçsuz herkesin beraat etmesi bu çevrelerin kendi insanlarına sahip çıkmasının güzel bir örneğidir. ‘İnsanlarımızı söke söke dışarı çıkardık!' beyanları veren bu kesimin kendi mahkûmlarına gösterdiği bu hassasiyeti, keşke sizler de 90'lı yıllardan bu yana (20-26 yıldır) yatan suçlu-suçsuz Müslüman mahkûmlara ve ailelerine gösterebilseydiniz. Sizi seven, sizden yana beklenti içinde olan insanlar olarak bu tavrınıza kırgınız ve üzgünüz.
Sayın Cumhurbaşkanımız, geçen günlerde darbecilerden 21'ine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Ancak darbecilerin İYİ HALİ (!)'ni dikkate alan mahkeme bu cezayı MÜEBBET HAPİS CEZASI'na çevirdi. Mahkeme bununla da yetinmedi, darbecilerin yaşları, sağlık durumlarını dikkate alarak haklarında yurt dışına çıkma yasağı ve imza karşılığında adli kontrol uygulanmasını yeterli görüp TUTUKLANMAMA kararını verdi. Çocuklarımızın gençliğini ve geleceklerini ezip geçen bu darbecilerin işledikleri cürümler, bütün kamuoyunun gözü önünde cürmü meşhut olarak sabit iken, nasıl iyi halli olabilirler. Yaptıkları zulüm, sebep oldukları ağır mağduriyetler ortadayken, darbecilerden hiçbirinin zerre kadar pişmanlık duymaması, hatta bırakın pişmanlık duymayı, şu an bile ellerinde gelse dindarları bir kaşık suda boğmak isterler. Daha önce dindar kesime yaptıkları zulümleri misliyle yapmaktan çekinmeyecek bir arzu ve heves içinde olan bu zalimlerin, hastalık ve yaş gibi daha önce kimseye tanınmayan basit sebeplerle serbest bırakılmaları, özellikle bizim gibi brifingli yargı mağduru Müslümanların kanına dokundu, dokunuyor… ‘Bu nasıl bir vicdani kanaattır' demekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Cezaevinde yıllardır yatan, çile çeken onca hasta ve yaşlı mahkum varken, üstelik çok daha basit ve hafif cezalardan dolayı yatıyorlarken, bu kadar ağır ceza alan darbecilerin ellerini kollarını sallayarak dışarda serbestçe dolaşmaları, cezaevinde yıllardır yatan mağdurların ve mağdur ailelerin katmerlenen acılarına acı katmıştır adeta.
Sayın Cumhurbaşkanımız, inanıyoruz ki yaşadığımız mağduriyetlerin farkındasınız. Zira bazı konuşmalarınızda bu mağduriyetleri bizzat siz dile getirmiştiniz. Bizler de umutlanmıştık… Lakin otorite sahibi olarak bu mağduriyetleri giderecek olan sizler olmanıza rağmen hala harekete geçilmemiş olmasını da anlayamıyoruz. Bu mağduriyet ve haksızlığın ortadan kaldırılmasını istemediğinizi düşünmek bile istemiyoruz ama bu konuda çokça uygun fırsatlar çıkmasına rağmen hala bir şey yapılmamış olması da umudumuzu ve güvenimizi zedeliyor. Neden harekete geçilmediğini kendimize sorup duruyoruz. Harekete geçilmesi için daha ne kadar mağdur olmamız ve acı çekmemiz gerekiyor, diye düşünüyoruz. Zira sevdiklerimiz neredeyse çeyrek asırdır içerdeler. Birçok anne-baba, çocuklarının dışarıya çıkacağı özlemiyle öte dünyaya gözleri açık ve ıstırap içinde göçtü. Birçok çocuk, babasız, kardeşsiz hapishane kapılarında büyüdüler hasretle… Bir yaşında olan bir çocuğunun yaşı şimdi 26 yaşında…
Sayın Cumhurbaşkanımız, sizlerin de partinizin de maruz kaldığı ve bizzat şahidi olduğunuz 90'lı yılların haksız ve düşmanca yargılamaları neticesinde oluşan bu mağduriyetlerin sebep olduğu acı ve haksızlıklar daha ne zamana kadar devam edecek? Bu kanayan yaraya ne zaman parmak basacaksınız? Dünyanın bir ucundaki Müslüman mahkûmlar (Mısır, Filistin, Suriye ) için gösterdiğiniz haklı tepki ve çabayı, kendi yönetiminizdeki ülkenin cezaevlerinde çok uzun yıllardır yatan Müslüman mahkûmlara karşı neden göstermiyor ve harekete geçmiyorsunuz? Bu mağduriyet ve haksızlıklar yüreğinizi yaralamıyor mu? Birçok cinayet ve yüz kızartıcı ağır suç işleyen insanlar en fazla kısa zamanda yatıp çıkarken (veya KHK ile dışarı salıverilirken), adil olmayan (siyasi yargılamalarla) çok ağır cezalara çarptırılan Müslüman mahkûmlar yıllardır(15-26 yıldır) hala yatıyorlar. 18-20 yaşlarında cezaevine giren bu Müslüman gençlerimiz şu anda 44-50'li yaşlara girmiş durumdadırlar…
Sayın Cumhurbaşkanımız, bizler, Müslüman mahkûmların acılı aileleri olarak, sevdiğimiz, saydığımız şahsınıza bizleri yalnız bıraktığınız için kırgınız… Ne yaparsanız yapın, hiçbir zaman sizi tasvip etmeyecek birileri, sizi ve hükümeti eleştirecek, tepki gösterecek diye bu mahkûmlarımız için bir şey yapmamanıza, bizi ötelemenize, görmezden gelmenize, feryatlarımıza kulak tıkamanıza, (Müslüman Müslümanın derdiyle dertlenendir, hakkı gereği) kırgınız… Zira bu yarayı sarmak için çokça uygun fırsat çıkmasına rağmen hep görmezden gelindik, şu ya da bu sebeple ötelenip durduk hep…
Sayın Cumhurbaşkanımız, umuyoruz ki bu kardeşçe ve yürekten sitemimizi işitir (yâda işiten birileri size ulaştırır) ve kanayan bu yaramıza daha fazla geç kalmadan merhem olursunuz. Zira biz aileler olarak dayanma gücümüzün son raddesine geldik. Artık yeter diyoruz! İnsaf diyoruz! Allah için, adalet için artık görün bu haksızlığı ve harekete geçin diyoruz…
GEÇİKEN ADALET ADALET DEĞİLDİR.
Selam ve dualarımızla
Allah'a emanet olun.
Sizi seven sayan, yıllardır cezaevlerinde yatmakta olan Müslüman mahkûmların aileleri adına
Ahmet Tevfik Durmaz